Turumuz hakkında kısa bilgi vermek gerekirse, Programımız Yenikapı’dan feribot ile Bandırma’ya geçip Edremit Akçay’a gitmek orada tatil yapmak, gezmek tozmak üzerine planladık.
4 Ağustos 2014 Pazartesi
Saat 6.30 sularında son kontrolleri yapıp ailem ile vedalaştıktan sonra çıktık yollara. Arkadaşım Emir ile Yenikapı’da buluşup feribota bindik.
İçimiz içimizi yiyiyordu adeta biran önce Bandırma’ya ulaş sakta yolculuğa başlasak diye. Bisikletlerimizi birbirine kilitlemiştik, Feribot Bandırma’ya vardığında Emir arkadaşım anahtarı bulamıyorum dedi. Nasıl yani dedim. Feribotta anahtar aradık ama bulamadık. Birde bisikletlere bakalım dedik neyse ki kilidin üzerinde unutmuş. Bisikletleri açabildik. Veeee yolculuğumuz başladı. Çok heyecanlıydık, yaşayacağımız maceraları sabırsızlık ile bekliyorduk. Bandırmada feribottan indikten sonra anayola çıkana kadar dik yokuşlar çıktık. Anayol üzerinde 5-10 km kadar ilerledikten sonra bir benzinciye girip lastik havalarımızı vs kontrol ettik.
Ardından yolumuza devam ettik. Bandırma sınırını geçtik, Susurluk’a doğru devam ettik. Susurluk’a gelmeden önce Pegasus Hava Yollarının reklam tabelasını gördük. Tabelada “Pegasus ile gitseydiniz şimdiye varmıştınız” yazıyordu. Hemen bir fotoğrafladık bu kareyi ölümsüzleştirdik. Uçakla 1 saatte gidebilmek varken yollara meydan okuyup biz bunu başaracağız dediğimiz için yollardaydık. 1 günde sürse, 1 haftada sürse, 1 ayda sürse biz bunu başarmadan geri dönmeyecektik. Çünkü herkese gideceğiz, yapacağız demiştik. Biz geri döndük diyemezdik. Yolda yaşayacağımız maceraları, dostluklardan vazgeçemezdik.
Ardından Susurluk sınırına ulaştık. Susurluğa gelmişken Ayran içmezsek olmaz dedik ve şehir içine daldık bir iki yere sorduk nerede ayran içebiliriz falan diye. Bize ana yol üzerindeki belediyenin yerini tavsiye ettiler. Ana yola geri döndük ve belediyenin tesisini bulduk. Tesisteki insanlar bize garip garip bakmaya başladı. Malum bisikletin arkası tepeleme dolu, arkada bayraklar, kafamızda kaskımız insanlarımız bu tarz şeylere alışkın değil. İlk olarak kendimize ayran söyledik. Masada oturan amcalar ile başladık muhabbete nereden geliyorsunuz? Nereye gidiyorsunuz? Sorularını cevapladıktan sonra amcalar şaşkınlıklarını bizden gizleyemedi . Etraftaki masalarda oturan insanlarda nasıl İstanbul’dan mı geliyorsunuz fln gibi tepkiler verip muhabbete katıldılar. Annemin ve babannemin evde hazırladığı yolluk açmalar ve börekleri çantadan çıkardık, hem kendimiz yedik hem amcalara ikram ettik, bize birer ayranda amcalar ısmarladı. Kısa bir sohbet ettik, hayır dualarını aldık ve yola devam ettik. Fakat fotoğraf çekilmeyi unuttuğumuz yola çıktıktan sonra aklımıza geldi.
Biraz ilerledikten sonra bir çeşmede durup mataralarımızı doldurduk. Su almak için arabasıyla duran bir abi ile kısa bir sohbet ettik, güzergah hakkında bilgi aldık, ardında yolumuza devam ettik.
Sıradaki molamızı BP benzin istasyonunda dinlenmek ve su almak için verdik. İstasyondaki abiler ile başladık muhabbete ve beklenen sorular gelmeye başladı. Nereden geliyorsunuz? Nereye gidiyorsunuz? Ardından çaylar geldi. Bize tavsiyelerde bulundular. Gökçeyazı’daki BP’ye kadar anca gidersiniz akşama kadar ordan sonra devam etmeyin geceye kalırsanız çadırınızı oraya kurun dediler. Bizim eski müdür orada çalışıyor bizim selamımızı söyleyin size yardımcı olurlar dediler. Çay ve ilgileri için teşekkür ettik, tam yola çıkarken bir baktım, ne göreyim iki bisikletçi arkadaş yoldan geçti. Emir’e koş şunlara yetişelim büyük ihtimal güzergahımız aynı, yolu beraber alırız dedim. Arkadaşlara yetiştik. Selamlaştık ve tanıştık, güzergah tahmin ettiğim gibi bizim güzergah üzerinden geçiyormuş fakat onlar Fethiye’ye devam edeceklermiş. Sercan ve Aykut’ta artık bize katılmıştı, yolculuk daha eğlenceli olmaya başlamıştı.
Balıkesir şehir merkezine doğru yol aldık. Balıkesir içerisinde biraz dinlenip bir şeyler atıştırdıktan sonra yolumuz devam ettik. Ufak bir aksilik yaşadık. Aykut ve Sercan’ın bisikletlerinin tekeri patladı. Bu sorunu hallettikten sonra Akşamüzeri Edremit’e varmak gibi planımız vardı o yüzden daha fazla oyalanmayalım dedik ve yolumuza devam ettik. Hava kararmaya başlamıştı. İş inada binmişti. Akşam Edremit’te olacağız diye.Edremit yolu üzerindeki TOTAL benzin istasyonunda durduk ihtiyaçlarımızı giderdik, elimizi yüzümüzü yıkadık, su aldık, lastik basınçlarını kontrol ettik. Ve istasyondaki abiler ile muhabbet başladı. Bize meyve suyu ısmarladılar. Teşekkür ettik yola devam ettik.
Zorluklar şimdi başlıyordu, gece hava karanlıktı, fenerlerimiz yeterince aydınlatıyordu fakat geceydi birçok tehlikeye açık durumdaydık. Sarhoş sürücüydü, uyuya kalan sürücüydü, vahşi hayvanlardı vs. Yol kenarından fareler yola fırlıyordu, bisikletin altından geçtiklerine şahit olduk. Önümüz yokuştu ve yorulmaya başlamıştık. 100 km den fazla yol gelmiştik. Derken bir baktık karşımızda inişli bir yol. Çok sevinmiştik. Çıktığımız yokuşların ödülünü almıştık.
124. km ye geldiğimizde Gökçeyazı’daydık saat 22.00 civarlarıydı, acıkmıştık, telefonlarımızın şarjları bitmek üzereydi aynı zamanda yorulmuştuk. Susurluk’taki BP benzin istasyonundaki abilerin dediği istasyona gelmiştik. Telefonlarımızı şarja taktık. Bir şeyler atıştırdık. Bu arada benzin istasyonundakiler bize çay ısmarlamayı ihmal etmediler. Manyak mısınız? Otobüs yok muydu? Vs gibi soruları sıkça duymaya alışmıştık. O soruları da cevapladık. Ardından arkadaşlarla yola devam edip etmeme konusunda konuştuk, kararsızdık. Bulunduğumuz konum kamp için güvenli bir yerdi, ayrıca kamp için izinde almıştık. Yola devam ettiğimizde tekrar güvenli bir yer bulmak konusunda tedirgindik, ayrıca uykumuzda gelmeye başlamıştı, yorgunduk, sarhoş, uykulu sürücüleri de düşündükten sonra kamp kurmaya karar verdik. Çadırlarımızı kurduk ve saat 2.00 sularında uyku moduna geçtik.
5 Ağustos 2014 Salı
Sabah 5.30-6.00 gibi alarmsız bir şekilde zank diye uyanmıştık. Temiz havanın etkisi olsa gerek. Ayrıca güneşin doğuşunu izlemek harikaydı. Ekipmanlarımızı topladık, bisikletlerimizi dizdik, yola koyulduk.
Yolumuz yokuşlar üzerineydi adeta, ama pes etmedik 540 metre yüksekliğe tırmandık. Susuz kaldığımız zaman oldu. Yokuşun yarısında kaldık yaklaşık 6 km yi yürüyerek çıkmak zorunda kaldık. Bisikleti iterken bile zorlanır duruma geldik, dilimiz dışarı çıkmıştı susuzluktan, şu köşeyi dönünce çeşme kesin vardır ilerde benzinci kesin vardır diye konuşup durduk. Neyse ki tepeyi tırmanmıştık. Sırada su bulma sorunumuz kalmıştı. Derken biraz ilerledikten sonra baktık karşımızda 2 hayrat çeşmesi. O zaman susuzluğun, açlığın ne demek olduğunu bir kez daha daha iyi anladım. Mataralarımızı doldurduk. Kana kana suyumuzu içtik.
Çeşmelerden biri tatlı su biri maden suyuymuş. Fakat o kadar susamıştık ki bizim için hiç fark etmedi. Çantamızdan çıkardığımız yiyecekleri atıştırırken iki bisikletli abi geçiyordu yol üzerinden susamış olabileceklerini tahmin ettik ve onlara uzaktan çağırdık. Susamışlardı belliydi. Mataralarını doldurdular ve fazla oyalanmadan devam ettiler. Bursa’dan çıkmışlar yola. Ardından bizde toparlandık ve yola koyulduk. Hayratı yaptıranlara bol bol dua ettik. Allah binlerce kez razı olsun.
Yol üzerinde yol yapım çalışması yapan işçi ağabeylerimize denk geldik. Onlarla kısa sohbet ettik, yol hakkında bilgi aldık ve oradan ayrıldık.
Ardından beklediğimiz an gelmişti tırmanmış olduğum o tepenin mükemmel eğimli inişi. Yolun bütün stresini yorgunluğunu adeta almıştı. 73 km hızı gördüğümdeki mutluluk paha biçilemezdi. Bisikleti kontrol etmek zorlaşıyordu fakat mükemmel bir duyguydu.
Bir süre daha ilerledikten sonra bölgenin köylülerinin kurmuş olduğu karadut suyu stantlarını görmeye başladık. En sonunda dayanamadık durduk tadına bakalım dedik. Karadut sularımızı içtikten sonra Ayvalık sapağına ulaştık. Sercan ve Aykut ile yollarımız burada ayrılıyordu vedalaşma zamanı gelmişti. Birbirimizi Facebook’tan ekledik, daha sonra görüşebilmek için. Duygu yüklü anların ardından Emir ve ben Edremit sapağından devam ettik.
Akçay’a çok az mesafemiz kalmıştık. Yolumuza devam ettik. Akçay’a vardığımızda birçok insanın yapamazsınız, gidemezsiniz, demelerine rağmen biz başarmıştık, mutluyduk.
Bize delisiniz, manyaksınız, çılgınsınız diyorlar. Ama bilmiyorlar ki ne maceralar yaşadık, anlatacak ne anılarımız oldu. Yolda ne hayır duaları aldık. Bizleri yolda destekleyenler korna çalarak el sallayanlar selam verenler oldu. Yolda yeni dostlar edindik. Beraber yol aldık, kamp kurduk, yemeğimizi, suyumuzu paylaştık.
Yeri geldi 15 km boyunca suyumuz bitmişken rampa tırmandık. Sabretmeyi öğrendik. Başarmayı öğrendik. Karşımıza bir su çeşmesi çıktı kana kana su içtik. Çok anlatacak şeyimiz var. Uzun ve zor bir yolculuktu ve biz bu yolculuğu tamamladık. Dostluk, arkadaşlık, paylaşmak hepsi güzel şeyler iyi ki bu yolculuğu yapmışız, çok iyi oldu çokta güzel oldu tamam mı?
Strava Raporu